DOKTOR MOREAU'NUN ADASI - H.G. WELLS
H.G. Wells'in Doktor Moreau'nun Adası adlı romanı tekinsiz bir atmosfere sahip. Böyle bir atmosferin içinde neler ile karşılaşabileceğimiz meçhul. Zaten roman ağır ağır ilerledikçe, karşılaşabileceğimiz şeyler, hayalimizdeki meçhulden çıkıp ete kemiğe büründüklerinde ortam daha da fazla tekinsizleşiyor ve kendimizi nasıl bir dünyanın içinde bulduğumuzu anlamaya çalışmaktan başka bir şey yapamıyoruz. Sadece şu ana kadar deneyimlemediğimiz olayların içine doğru isteksizce -belki merakla- çekiliyoruz. Tıpkı romanın baş karakteri Edward Prendick gibi...
Romanda Edward Prendick adında geçirdiği gemi kazasından kurtulan bir baş karakterimiz var. Edward Prendick artık bütün umutlarını kesmiş bir şekilde öleceğini veya kendini öldürmeyi düşündüğü sırada -bu düşünceleri roman boyunca sürekli tekrar etmektedir- son anda Montgomery adlı, o sırada uşağı ile birlikte gemi yolculuğu yapan birisi tarafından kurtarılır. Edward kurtarılıp bir başka gemiye alındıktan itibaren gariplikler kendini göstermeye başlar. İlk gariplik Montgomery'nin uşağıdır. Uşağın üzerinde insanın anlamlandıramadığı bir hava vardır. Uşak ne insana ne de bir hayvana benzemekte, görüntüsü ile insanın içine korku ve soğukluk salmaktadır. Edward uşak ile göz göze geldikçe kendini oldukça rahatsız hissetmektedir.
Edward gemiye alındıktan kısa bir süre sonra gemi Montgomery'nin gideceği hedefe varır. Hedef, garip hayvanlarla dolu, görece küçük, volkanik bir adadır.
Edward'ın adaya ayak basmasına ilk başta izin verilmese de kısa bir zaman sonra kabul ederler. Edward adaya ayak bastığında Moreau adında bir doktor ile tanışır ve ardından yavaş yavaş o zamana kadar görmediği hayvanlar görmeye başlar. Montgomery'nin uşağına benzeyen başka varlıklar da cabasıdır.
Edward'ın içinde bulunduğu ortam, onun Moreau ile tanışması, adada gördüğü garip şeyler ve yattığı odanın hemen yanındaki avludan gelen işkence seslerinin birleşmesi ile yavaş yavaş anlam kazanmaya başlar. Doktor Moreau, Edward'ın İngiltere'de öğrenci olduğu yıllarda duyduğu söylentilerin baş kişisi idi. Doktor Moreau hayvanlar ve insanlar üzerinde viviseksiyon yapan bir cerrahtı. Ve etik değerlere karşı geldiği, yaptıkları insanlar tarafından ahlaksızca ve doğaya karşı işlemler olarak görüldüğü için, bulunduğu bilimsel çevreden bir süre sonra dışlanmıştı. Doktor Moreau'da bunun üzerine daha rahat çalışabilmek için yılda 1 veya 2 geminin ya uğrayıp ya uğramadığı bu ıssız adaya çalışmalarını sürdürmek için 10 yıl önce ayak basmıştı.
Edward zaman geçtikçe Dr. Moreau'nun neler yaptığına, onun yaptığı işlemlerin sonuçlarına ve o sonuçların nelere yol açtığına hızlı bir şekilde tanık olacaktır. Karşılaştığı şeylere bir anlam verme çabası içinde olacak ve nasıl olduğunu bile anlayamadan olayların içine çekilecektir. İçinde bulunduğu olayların nelere gebe olduğunu meraklı fakat bir yandan da istemsiz bir şekilde çözmeye çalışacaktır.
Evrim, doğanın kanunları, acı ve haz, yaratma içgüdüsü, insanın dizgin vurulamayan yücelik algısı, Tanrı-insan(Homo Deus) konuları çerçevesinde H.G. Wells, karakterleri yeterince sürükleyici ve tatmin edici olmamakla birlikte, etkileyici ve okuyucuyu üzerine kafa yormaya iten bir bilimkurgu romanı sunuyor.
Böyle bir romanda karakterlerin iç dünyalarına daha fazla inilmesi ve karakter özelliklerinin daha derinlikli olarak verilmesi, deneyler hakkında sadece Edward Prendick'in değil -onun da düşüncelerine yeterli denilebilir mi, emin değilim- diğer 2 karakterin de düşüncelerine yer verilmesi romanın bütünlüğü ve yere sağlam basışı açısından daha iyi olabilirdi.
Yazımın burada sonuna gelirken kitaptan bir alıntı ile bitireceğim.
Dr. Moreau adada neler yaptığını Edward Prendick'e açıkladığı konuşmasının bir bölümünde insanların hayvanlara ait içgüdülere sahip olduğunu söyler. Ve Epikürcü/Hedonist bir felsefe ile bu içgüdülerin acı ve haz olduklarını söyler. "Toz toprak üzerinde süründüğümüz sürece bizim için" der Doktor Moreau. Bizim için olan ise acı ve hazdır. Acı ve hazzı ortadan kaldırmayı ister. Kaldırmayı istemesinin sebebi, insanın içinde bulunan hayvani özelliklerden kurtulmaktır. Ona göre acı ve haz işe yaramayan içgüdülerdir. Zaten evrim süreci de işe yaramayan özellikleri belli bir zaman sonra yok edecektir.
Yorumlar
Yorum Gönder